category box 1

Histerionik Kişilik Bozukluğu

Histerionik kişilik bozukluğu, kişinin yoğun bir şekilde ilgi aradığı, yoğun duygulanım deneyimlediği, ilişkilerinde dramatik davrandığı ve bu ilişkilerin kolaylıkla tesiri altında kaldığı, hayatı ve diğer insanları kendi varlığı/çarpıcılığı üzerinden anlamlandırdığı, sonuç olarak bu örgütlenmenin kişinin sosyal ve bireysel ilişkilerini örselediği, DSM Tanı kitabında (APA, 2013) yer alan on diğer kişilik bozukluğundan birisidir (Halleck, 1967). Yapın araştırmalar neticesinde Histerionik kişilik bozukluğunun erkeklere kıyasla kadınlarda daha sık görüldüğü açığa çıkmıştır. Bu yazıda Histerionik kişilik bozukluğunun tanımına, tanı kriterlerine ve etiyolojisine değinilecektir.

İnsan doğası gereği, sevilmekten, onaylanmaktan, takdir görmekten, arzu duyulmaktan ve beğenilmekten varoluşsal bir doyum duyumsar. İnsanlar biricikliklerinin vurgulandığı, ilgi gördükleri ve yakın ilişkiler kurduğu bir düzen içerisinde olmaktan kafi miktarda haz alır. Histerionik kişilik bozukluğu tanısı alan kimse için ise ilişkilerin temel vurgusu ve amacı ilgi görme, dikkat çekme, başkalarını etkileme ve bunları elde edebilmek için cinselliği bir araç olarak kullanma hayatlarının olağan seyri içinde yer alır. Elbette ki, kişide bir kişilik bozukluğu olduğu tanısı koyabilmek için pek çok faktör ele alınmalıdır, bireyin hem kendisinin hem de çevresinin, kişinin sahip olduğu patolojik yapıdan ne derecede etkilediği, patolojik örüntünün klinisyenler için önemli bir ölçüt olan eşiğin ne derecede üstüne çıktığı dikkatle değerlendirilmelidir. Histerionik kişiliğinden mustarip bireyler, toplumda, sosyal ve bireysel ilişkilerde veya profesyonel hayatlarında kabul görmesi güç ve uygunsuz bulunan davranış ve tutumlar sergilerler. Sıklıkla kendilerini ilişkilerinin merkezine koymak için tiyatral şekilde cinsel olarak baştan çıkarıcı oldukları toplum tarafından yakışıksız bulundukları hareketlerde bulunurlar. Hayatta önem verdikleri şeyler fiziksel görünümleri ve kendileri merkezlidir (Horowitz, 1991). İstedikleri ilgi ve alakayı almak için cinsel olarak provoke eden tutumlar benimserler. Konuşmaları detaylar içinde kayboldukları, ehemmiyetli noktalara deyinmedikleri, duygularını abartılı gösterdikleri bir etkileşim stilindedir. Bu tutumlarından ötürü Histerionik kişilik bozukluğu olan bireylerin yakın çevreleri sıklıkla utanç hissedebilmektedirler.

 Histerionik patolojideki bireyler diğer insanlara cinsel kimlikleri kanalı ile yaklaşmalarından ötürü genellikle cinsellik üzerinden yakın ilişki kurarlar. Ancak bu onları hayal ettiği yakın ilişki anlayışın farklı bir tonda ilişki kurmalarına yol açmaktadır, sonuç olarak ilişkileri kısa süreli ve duygusal yakınlıktan yoksundur. Bu sebeplerle Histerionik patolojisi olan kimseler kendilerini terk depresyonunda bulabilmektedirler (Bockian, 2006). Mutlulukları, özgüvenleri ve kendilerine duydukları inanç başkalarından gördükleri onay ve takdir ile orantılıdır. Şema terapi ekolü ile Histerionik kişilik bozukluğuna göz atacak olursak, Histerionik patolojideki bireylerde kusurluluk ve onay arayıcılık şemalarının olduğunu görebiliriz (Young, 2014). Bu bireyler patolojik düzeyde değersizlik, kusurluluk, başkaları tarafından sevilemeyecek ve herhangi bir konuda başarılı olamayacak kadar yetersiz olduklarını deneyimler. Kabul ve ilgi görmek, tercih edilmek için aşırı ölçülerde çaba gösterileri bu yüzdendir.

Çağdaş psikodinamik kuramlar histerionik kişilik bozukluğunun gelişimini değerlendirirken oldukça zengin bir kaynak olmaktadır. Klasik psikoanalitik görüşten yola çıkacak olursak, Oedipus mitinde görebileceğimiz üzere, Oedipus’un kral babasını öldürüp tahta çıkması ve kendi öz annesi ile birlikte olarak, annesinden çocuk sahibi olması öedipal dilemmayı vurgulamaktadır (Zepf, 2016). Kısaca öedipal fiksasyondan bahsedecek olursak: erkek çocuğunun libidinal arzularını annesine yönelterek annesinden libidinal doyum sağlama arzusu duyması, babasının kendini kastre etmesinden duyduğu korkudan dolayı çocukta kaygı yaratır ve çocuk, annesine duyduğu libidinal arzuyu bastırmaya gider. Histerionik kişilik bozukluğunu anlamamıza büyük ölçüde ışık tutan kısım kız çocuklarının fallik dönemi işleyiş şekilleriyle ilişkilidir. Kız çocuklarında bu faz erkek çocuklarından farklı bir tonda geçer, dönemin gündemini kastre edilme korkusu değil penise imrenme oluşturmaktadır. Libidinal enerji her bir psikoseksüel dönemde farklı fazlardan doyum alır; oral, anal ve genital. Fallik dönemde erojen ve doyum alınan bölge yer değiştirerek genital bölgeye geçer (Freud, 1963). Bu dönemin libidinal sağaltımı genital bölge aracılığıyla gerçekleşir. Kız çocukları bu aşamada diğer erkeklerde olan ve kendinde var olmayan birşeyi keşfeder; penis. Yitirdiği nesneyi kompanse etmek isteyen kız çocuğu libidinal arzularını babasına yöneltir. Babanın penisinin yitirdiği şeyi geri getireceğine inanır ve baba kendisinin ve annesinin sahip olamadığı şeye sahip olduğundan kız çocuğu tarafından yüceltilir. Bu bakımdan kız çocuğunun babanın yüceliği ile narsistik incinmişliğini onarmak istediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bu sürecin olağan seyrinde kız çocuğu babanın penisini içine alma korkusu ve doğuracağı bebeğin kendi küçük bedenini –erkek çocuğundan çok farklı bir motivasyon kaynağı- parçalayacağı kaygısı sebebiyle libidinal arzularını babasına yöneltmeyi bastırmaya ve ertelemeye başlar. Kız çocuğunda, babaya sahip olduğu için ve kendini kusurlu yarattığı için anneye yönelik öfke babaya yönelik libinal aşk bu dönemde kendini gösterirken erkek çocuğunda ise yine aynı şekilde karşı cinse libidinal arzu duyulurken hemcinse öfke görülür. Fallik sürecin işlenmesi ile eğer bu duygular çözümlemez ve bilinçaltına yukarıda bahsedilen şekilde gönderilirse bu bireyde histerik/Histerionik örgütlenmenin oluşmasına neden olur. Bu sebeple Histerionik kişilik bozukluğuna sahip birey veya histerik karakter bastırdıkları libidinal yatırımları işleyemediklerinden, kendi yetişkinliklerinde de tüm yatırımları duygusal derinlik olsun veya olmasın cinsellik üzerine yaparlar. Gündelik yaşamda varlıklarını cinsellikleri üzerine kurmaları ve daha sonradan sosyal ve bireysel ilişkilerinde dramatikleşmeleri, tiyatral bir ton ile ilişki kurmaları veya duygusal bakımdan kontrolsüzleşmeleri bilinçdışında yaşadıkları derin bir çatışmayla ilişkilendirilir. Cinsellik Histerionik kişilik bozukluğu olan kişileri için paravan olur ve sekonder bir kazanç getirir. Aslında, fiksasyona bağlı olarak, arzuladıkları sevgi ve ilgiyi seksüellik üzerinden elde etmeye çalışıyor olurlar. Freud bu durumu ‘bastırılanın geri dönüşü’ şeklinde yorumlamıştır (Freud,1996). Bu bağlamda hem partneri olan hem de olmayan erkeklere ayırt etmeksizin kaba bir cinsel doyuma yöneliyor olması kişinin annesine yönelik öfkesini ve galibiyetini de göstermek istediği, rekabeti kazandığını vurguladığı şeklinde de anlam kazanır (Hertzmann, 2018). Böylelikle birlikte olunan kişinin statüsü ile de ilişkili olarak o kişi ile özdeşime girerek bastırdıkları güç ihtiyacını gidermiş olurlar. Bu da yücelttikleri kişinin ideallik derecesi kadar kendilerine öz saygı biçmelerine fayda sağlar. Öz saygıya ek olarak idealleştirilen erkek partner ile birlikte, kişinin Histerionik kimsenin içine girmesiyle bilinçaltı bir arzunun aktivasyonu gerçekleşir ve Histerionik karakter o kişinin gücünü de paylaşmış olur (Kernberg, 1984).

DSM-5 Tanı Ölçütleri El Kitabı’na göre (APA,2013) kişiye Histerionik kişilik bozuklu tanısını koymak için aşağıdakilerin beşi veya daha fazlasının kişide görülmesi beklenir;

  1. İlgi odağı olmadığı durumlarda rahatsız olur.
  2. Başkalarıyla olan etkileşimleri, cinsel yönden, ayartıcı, kışkırtıcı ya da baştan çıkartıcı, uygunsuz davranışlarla belirlidir.
  3. Birden değişen, yüzeysel (sığ) duygular gösterir.
  4. İlgi çekmek için sürekli olarak dış görünümünü kullanır.
  5. Gereğinden çok etkilemeye yönelik ve ayrıntıdan yoksun bir konuşma biçimi vardır.
  6. Yapmacık davranır, gösteriş yapar ve duygularını abartılı gösterir.
  7. Kolay etki altında kalır.
  8. İlişkilerin olduğundan daha yakın olması gerektiğini düşünür.

Histerionik kişilik bozukluğu olan kişi genel olarak bastırma (represyon), cinselleştirme ve regresyon savunma mekanizmalarını kullanmaktadır (McWilliams, 1994). Öedipal fantezileri bastırma aracılığıyla bilinçdışının derinliklerine gömdüklerinden çocukluklarındaki korkuları ve diğer cinsel hatıraları yok sayarlar.

Histerionik kişilik bozukluğunun tedavisi için kişinin sahip olduğu uyum bozucu savunmalarının terapist tarafından ele alınması gerekir. Hastada bilinçdışı arzuları ve tutumları ile ilgili farkındalık yaratılmaya çalışılmalıdır. Histerionik kişilik bozukluğuna ek olarak seyir edebilecek diğer kişilik bozuklukları ve patolojik özelliklere dikkat edilmelidir. Histerionik kişiliğin tedavisi için nesne ilişkileri, aktarım ve kendilik psikolojisi terapist için terapiyi yapılandırmada önemli bir kaynak olmaktadır.

Paylaş :

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Diğer İçerikler

Öfke nöbeti nedir? Öfke nöbetleri pek çok formda karşımıza çıkabilir. Kısaca çocuğunuzun eşiğin üzerinde kızgınlık, öfke ve uyum problemleri gösterdiği...
Albert Ellis tarafından geliştirilen rasyonel duygucu davranışçı terapi, danışanların irrasyonel düşüncelerini belirlemeye ve bu düşüncelere alternatif düşünceler bulmaya odaklanır Ellis’in...
Kişilik bozukluğuna ergenlikte veya genç yetişkinlikte ortaya çıkan, kişinin kendiliğine ve içinde bulunduğu kültüre ve topluma uyumunu bozan, birey büyüdükçe...